Sabahattin Ali öykülerinin yapısal olarak en önemli özelliği onların bir olaya dayanmasıdır. Sabahattin Ali 1939'da yayımlanan Yeni Adam dergisinde şöyle yazar: "Sanatçının tek vazifesi vardır: eser vücuda getirerek muhtelif şekil ve suretle neşretmek, elde etmek istediği şeyleri türlü kalıplara koyarak diğer insanlara uzatmak. Bu da tamamıyla sosyal bir iştir." Sanatı ve sanatçının çabasını sosyal bir çalışma olarak değerlendirmesi yazarın toplumla bağını gösterir. Sabahattin Ali aslında insanın iyi olduğunu, onu toplumun bozduğunu düşünür ve o nedenle toplumun düzeltilmesi gerektiği kanısındadır. Onun olayları toplumsal ağırlıklıdır. Sabahattin Ali, vermek istediği gerçeği olaylar yardımıyla aktarır. Bu gerçekler yaşamdan geldiği için olağandır, doğaldır. Masalların dışında olağan dışı olaylardan söz edilemez. Öykülerinde büyük bir yalınlık ve ustalıkla duygusallığa da verebilmiştir. Nabzı kitlenin nabzına göre atan bir yazar olmak istediği için halkın yaşamından olayları alıp öykü kalıbına dökerek ona vermeye ve bunun için de yalın bir dille yazmaya önem verir. Tan'da şunları yazar Sabahattin Ali: "İlim gibi, güzel sanatlar gibi kültür varlıklarını da yalnız muayyen bazı sınıfların ya da zümrelerin istifade edebildikleri birer lüks olmaktan kurtarıp bütün milletin malı haline getirmek gerekir." Bu tespitlerine göre her alanda gerçekleşmesi gereken adalet, bilim ve sanat eserlerinin yaygınlaşması sürecinde de gerçekleşmeli, kendini göstermelidir.
Sabahattin Ali öykülerinde folklordan yararlanma olgusu da önemlidir. Hasanboğuldu, bir efsaneden yola çıkan güzel bir öyküdür. Masallarında da halkın söz ve düş yaratma gücünden beslenir. Sabahattin Ali, Halk edebiyatından esinler alarak modern öyküler yazılabileceğini kanıtlamak ister gibidir. Pertev Naili Boratav'la çıktığı derleme yolculukları, öykülerine halk kültüründen renkli motifler ve farklı zenginlikler kazandırmıştır.
Yıllar boyunca edebiyat dergilerinde yer alan şiirlerinden bir seçki oluşturarak 1934'de yayımladığı Dağlar ve Rüzgar adı kitabında, öykülerindeki gibi Anadolu halk kaynaklarına yönelmesiyle dikkat çeker. Yaşar Nabi, o tarihlerde Varlık'ta yayımlanan yazısında, Sabahattin Ali'nin şiirlerinin geleneğe yaslanan ve doğallıkla söylenen, yalın, duru ve her türlü süsten arınmış şiirler olmasını beğeniyle karşılamıştır.
Sonuçta, Sabahattin Ali, boyun eğmeyen, direnişçi bir aydın; üretken ve yaratıcı bir yazar olarak edebiyat, mizah, politika ve sanatın unutulmazları arasındaki seçkin ve sağlam yerini de aldı. Günümüzde yapıtlarıyla topluma ışık tutmayı devam eden Sabahattin Ali, yaşamıyla , inanç ve değerleriyle, toplumsal olgular karşısındaki davranış, tavır ve tutumuyla da örnek bir insan olarak hatırlanacak daima.
İyi ki bu dünyadan Sabahattin Ali geçti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder