Sabahattin Ali'nin öykülerinin konuları Asım Bezirci tarafından ayrıntılı biçimde sınıflandırılmıştır. Bu konular; aşk, köy ve köylüler, işçiler, hastane ve doktorlar, cezaevi ve tutuklular, aydınlar ve yöneticiler... biçimindedir.
Sabahattin Ali ilk öykülerinde aşka daha fazla yer verir ve bu aşklar romantik ve bireysel bir tarzda ele alınır. Değirmen, Viyolonsel, Kırlangıçlar, Kurtarılamayan Şaheser gibi öyküler bu tarz öyküleri arasındadır. Öteki kitaplarındaki Hanende Melek, Hasanboğuldu ve Sırça Köşk içindeki Bir Aşk Masalı aşk öyküleri olarak değerlendirilebilir.
Sabahattin Ali köy ve köylüleri de tüm renkleri ve çelişkileri ile işlemiş bir öykücüdür: Bir Orman Hikayesi, Candarma Bekir, Kanal, Kağnı'daki Kağnı, Kamyon, Kafa Kağıdı; Ses'teki Sıcak Su, Ses, Yeni Dünya'daki Ayran, Sulfata, Sırça Köşk içindeki Çirkince bu tarz öykülerindendir. Bir Orman Hikayesinde egemen güçler ile köylülerin çelişkisi bir direniş öyküsü biçiminde işlenir. Sermayedarın ormanı kesmesi karşısında köylünün direnişi öykünün dramatik yapısını oluşturur. Kanal'da ağa-köylü çelişkisini işlerken, Ayran'da topraksız, aç, sefil insanları anlatır. Sabahattin Ali'nin öykülerinde işçiler, köylülere göre oldukça azdır; çünkü o yıllarda Türkiye'de fabrika işçiliği yaygın bir olgu değildir. Az sayıda da olsa Apartman, Uyku, Portakal, Millet Yutmuyor öyküleri bu bölüme dahil edilebilir.
Doktorlar ve hastaneleri ele aldığı öykülerinde aydınlarla halk arasındaki uçurumu gösterir. Yeni Dünya içinde Sulfata; Sırça Köşk'te Böbrek, Cankurtaran öyküleri bunlardan sayılabilir. Özellikle Sulfata'da sıtmaya tutulmuş köylü kadına kinin verilmemesini, yetki ve iktidar sahibi olanların halka bakışını alaylamalı ve taşlayıcı bir dille işler.
Cezaevi ve tutuklular konusunda Sabahattin Ali'nin deneyimleri yoğundur. 1931, 1932 ve 1948'de olmak üzere üç kez hapse giren yazar buradaki gözlem ve izlenimlerini öykü sanatının estetik formları içinde yeniden dönüştürür. Bu öyküler arasında en dikkate değer olanının Duvar, Çaydanlık gibi öyküleri olduğu belirtilir.
Aydınlar ve yöneticiler konusunda birçok öykü yazmıştır. Değirmen'de Bir Siyah Fanila için, Kağnı'da Fikir Arkadaşı, Sırça Köşk'te Beyaz Bir Gemi gibi öykülerinde Anadolu'ya giden aydınların çevreyi yadırgaması, çevreyle uyum sağlayamayıp büyük kentlere kaçışı ya da birbirleriyle çıkar çatışmaları anlatılır. Sabahattin Ali aydınların ülke sorunlarına sırt çeviren, bencil, halktan uzak kişiler olmalarını eleştirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder